Define İşaretleriEşkiya BelgeleriErmeni Gömüleri
 

Bazı Define Mezarları

Yığma Mezarlar

En bilinen yığma mezarlar tümülüslerdir. Trakya bölgesi ve iç Anadolu bölgesinde çokça bulunur. Bunlar genelde 4-5 çeşit toprak katmanlarından olur. Bir kısmı define avcıları tarafından talan edilmiş, bir kısmı kurtarma kazısıyla gün yüzüne çıkarılmış. Normalde define avcıları tümülüslere kazı izni alamaz sit alanı, tarihi eser vs. vermezler. şimdi ben arşivden açsam ve tümülüse kazı izni verilmiş 3-5 örnek çıkarsam kimse inanmaz. ama inanın dayın oldumu tümülüse bile kazı izni alırsın.

Taş Yığmalar

En çok rastlanan yığma mezar tiplerinden biride taş yığmalar. Bunların bir kısmı roma tümülüsü diye geçer daha küçük taş yığmalar ise küçük tümülüs yada taş öbeği mezar olarak geçer. aslında bunlar mezar yapıldığında yığma yapılmaz. bu isitem biraz farklıdır. yığma gelenekle alakalıdır. Mesela defin yapıldı mezarı kutsamaya gelen yakınları 1-4 kilo ağırlığında bir taş alıp mezarın üzerine atar. her geldiğinde bunu yapar, ertesi sene gelenler yine yapar. bu yıllarca devam eder ve bu şekilde ortada büyük bi taş yığma meydana gelir. yoksa taş yığmalar tümülüs gibi direk inşa edilmez hepsi sonradan oluşur.

Çakıl Yığınları

Birde çakıl yığınları vardır bunlar mucur taşlardan oluşur, mucut taşın geleneğiule alakalı çok fazla bilgimiz yok tahminimiz mezar rutubet almasın diye mucur taşlarla çevreleniyor çünkü bu mucurlar mezarın üstünde çevresinde ve altında bulunuyor buradan anladığımız rutübeti engellemek için. zaten mucur taş öbeklerinin mezarlarının çoğu oda mezardır hatta bir kısmı bayan mezarıdır. bayan mezarı çıkma ihtimali çok yüksektir.

Hafif tümsek mezarlar vardır. yani mezar yeri topraktır ama hafif yığması durur bu şu an bile defin işleminde yaptığımız gelenek. yani mezar defin edildikten sonra üzerine atılan toprak diğer zeminden biraz daha yüksek tutulur. çökme ve yığması duran yerlerde mezar olma ihtimali yüksektir, hadi yığma mezardır çökme neden mezar olsun derseniz alttaki oda üstteki toğrağı taşıyamaz olunca çöküntü oluyor oda toprak dolunca üstteki toprak aşağı çekilmiş oluyor.

Hoyükse mezar olarak geçer aslında höyük mezar değildir. höyük demek aynı yer yada tepede yaşamış bir medeniyet var başka bir medeniyet gelip orayı fet ediyor sonrada onun üzerine kendi kültürünü inşa ediyor. daha sonra bir medeniyet daha geliyor oda onları yıkıp üzerine kendi kültürünü inşa ediyor. buna höyük derler. hökük kazarken ilk 1 metrede roma izlerine rastlarsın, 2. 1 metrede helenistik izleri vardır 3. 1 metrede klasik dönem izleri vardır. daha aşağıda daha eski medeniyetlerin izlerine rastlarsın. sistem bu şekildedir.

Üstresim örnek bir taş yığma tümülüsüdür. bazı taş yığmalar tümülüs büyüklüğünde olması demekki ölen kişi kral yada kabile reisi denilecek kadar büyükmüş, mezarı o kadar çok kutsamaya gelen olmuşki her gelen 1 taş getirince olmuş taş yığma.

Kiremit Mezarlar

Roma Dönemi’nde yaygın bir şekilde görülen bir diğer mezar tipi, Kiremit Mezarlardır Her ne kadar bir mimari mezar yapısı olmasa da, dönemin sosyal yapısının anlaşılması bakımından önemli buluntulardır. Zira kiremit biçimli mezarlar, özellikle alt tabakadan halkın gömüldüğü mezarlar olarak öne çıkmaktadır. Dolayısıyla basitçe yapılan bu mezarlar diğerlerine oranla çok bulunmaları doğaldır; fakat tahrip olmaya da fazlasıyla uygundurlar. Ancak bu mezar tipi özellikle taşrada e eyaletlerde yaygındır ve merkezde pek görülmez.

Ayrıca Anadolu’nun pek çok yerinde bu tür mezarlara rastlandığı bilinmektedir. Kiremit mezarlar stroterlerin iskelet üzerine, bir beşik çatı gibi, çatılması ile oluşturulmuşlardır. Kiremitlerden yapılan mezarlar, cenazelerin boyuna göre tasarlanmış ve böylelikle vücutların üzerinde bir çatı mezar oluşturulmuştur. Nekropol alanında bulunan tüm kiremit mezarlarda dikey birleşen kenarlar kalipterler ile kapatılmıştır. Cesedin açıkta kalan baş ve ayak bölümleri ise birer stroter ile kapatılmıştır. Bunların içinde normal gömü olabileceği gibi kremasyon gömüler de yer alabilmektedir.

kiremit mezar

Taş yığma ve sanduka mezar

Resim örneğinde görüldüğü gibi, taş yığma olsun, tümülüs olsun yakın çevresinde orta statüye ait mezarlar hep vardır. Buradaki taş yığma yakınında sanduka mezar varmış yuzaye çok yakın olduğu için açığa çıkmış genelde çıkmaz çoğuda toprak mezardır bazıları oda mezardık sanduka mezar çok yaygın kullanılan mezar tipi değildir aslında çoğu oda dediğimizx sandukadır anlayanmı var mezarmı mezar.

Büyük yığmalar en godaman kimse ona ait olur çevresindekilerde onun yakınları vs.

Sanduka Mezarlar

Taştan, ağaçtan ve kerpiçten yapılmakta dikdörtgen ve kare tercih edilmektedir. Genelde dört tarafı taşla çevrilmektedir. Üzeri bazen kapatılır, bazen kapatılmaz ve amaç sandık şeklini oluşturmaktır. Sal taşları ile yapılmaktadır. Bir ya da daha fazla gömü hocker tarzda gömülmektedir.

Definecilerin karşılaşabileceği mezar tiplerinden birisi de sanduka mezardır. Mezar mimarisi içerisinde araştırmacıların oda mezar ve sanduka mezar tipleri birbirine benzerlik gösterir.. Taştan inşa edilmiş bazı oda mezarın boyut ve duvar yapım teknikleri bakımından taş örgü sanduka mezarı ile belirgin farklılıklar göstermemesidir. Bu farklılıkların oluşmamasının en önemli nedeni ise bir oda mezarın boyut, yükseklik, duvar tekniği, giriş gibi temel özelliklerin nasıl olması ve bunların standartlarının ne olması gerektiği konusunda araştırmacılar arasında ortak bir nokta yoktur.

Erken dönemlerden itibaren yaygın olarak görülmeye başlayan sanduka mezarlar oda mezarlarından öncüsü niteliğinde olmakla birlikte bireysel gömüler için kullanılmıştır. Sanduka mezarlar birçok nekropolde görülmekle beraber ana kayaya oyulmuş olarak yapılan tipi en yaygın olanıdır. Ana kaya üzerine oyularak yapılan sanduka mezarın yanı sıra yerel özellikler gösteren tek parça büyük plaka blokların bir araya getirilmesi suretiyle oluşturulan sanduka mezarlarda nekropol alanlarında bulmak mümkündür.

Bazı kaçak kazılarda ortaya çıkan envanterli mezar yapısının kesme taşlarla dikdörtgen şeklinde duvar örülerek inşa edildiği ve üzerinin de büyük düz bloklarla örtülerek kapatıldığı ilk etapta tespit edilmiştir. Mezar odasının tabanında bir iskelet bulunmuş ve daha sonra kaldırılmıştır . Bu iskeletin kaldırılması ile birlikte mezarının çift katlı bir mezar olduğu ortaya çıkmış, daha sonra mezarın tabanında görülen büyük blokların da kaldırılmasından sonra altında iki uzun iki kısa plaka tipinde bloklarla oluşturulmuş sandukanın varlığı tespit edilmiştir fakat bu sandukada herhangi bir gömü bulunamamıştır. Yapılan bu çalışmanın sonucunda mezarın çift katlı bir mezar olduğu anlaşılmıştır.

Ev Tipi Mezarlar

Romalılarda mezarlar gerek kayalara oyulmuş olsun gerekse bağımsız olsun, çoğu, sivil mimarinin en önemli unsuru olan evleri kendine örnek almıştır. Böylelikle nekropol alanlarındaki ev tipi mezarlar, yörenin veya kentin mimari dokusuyla uyuşan kültürel ve coğrafi özellikleri de bünyesinde barındıran mezarlardır. Vatandaşların yaşadığı evlerin cephe ve çatı özelliklerinin birebir taklit edildiği bu tip mezarlara, Roma İmparatorluğunun hüküm sürdüğü tüm coğrafyalarda rastlanmak mümkündür.

Ev tipi mezarlar, eğimli çatısıyla; ön cephesiyle insanların yaşadığı evlerin birebir küçültülmüş şekilde yapılmaları-dır. Ön cephelerinde kabartma şeklinde portreler vardır. Bu kabartmalar dikey ya da yatay olarak yerleştirilmiştir. Bu kabartmalarda yaşayan veya ölmüş aile üyelerinin bir arada gösterildikleri ve böylelikle, biri diğerlerinden önce ölse dahi, aile üyelerinin bir gün ebediyette tekrar buluşacakları yerde tasvir edilmiş oldukları varsayılmıştır. Bunların ayrıca bulundukları coğrafyanın ya da kentin ev mimarisinin özelliklerini de yansıtmaktadır. Bu bağlamda örneğin Likya bölgesindeki ev tipi mezarların, şekil olarak ahşap evlere benzetilerek inşa edildikleri bilinir. Böylelikle Likya mezarlarında kapı olarak tanımlanan alanın üzerinde ahşap evlerdeki kütük uçlarına kadar benzetilmişlerdir.

Ev tipi mezarların bilinen bir çok örneği ardır. Bu ev tipi mezarların ön cephelerinde tasvir edilen aile bireylerine ait portrelerin, hala yaşayan ve evlerinin penceresinden bakar gibi, tasvir edilmişlerdir. Böylelikle Romalılar için yaşayanların evi ile ölülerin evi arasında yakın bir ilişki olduğu görülür. Öte yandan kremasyon sonrası küllerin konulduğu urnelerin de evleri taklit etmişlerdir. Tıpkı tapınak tipli mezarlarda olduğu gibi, ev tipi mezarlar da kayalara oyulmuş, bağımsız olarak yapılmıştır. Böylelikle ev tipi mezar fikri çok eskilere uzanan ve tüm Roma mimarlık tarihi boyunca da tekrarlanan bir mezar tipi olarak kalmıştır.

Küp Mezarlar

Bazı defineciler kazı alanında boş küpe denk gelmiştir. tabiki küp bulmak büyük heyecan verir. hemen küpü açarlar lakin içi boştur. hafif tabanda toprak benzeri kül vardır. zamanla içeriye biraz toprak sızmasıyla kül toprak karışımı dışında hiç bişey yoktur. İşte bu küp mezardır,

yakarak gömme geleneği çok yaygın olduğu için küplere koyulan külde cesetten arda kalandır. ortalama 1-2 kilo kadar kül küpün içerisine koyulup defin işlemi gerçekleştirilir. bazı küplerde yakma işlemi yoktur ceset direk yerleştirilir. cesedin yerleştirme şeklide doğumdan önceki ana rahminde duruş şekliyle aynıdır.

Birde vazo yada çömlek dediğimiz küpten küçük kaplar vardır. bunlarda çocuk mezarıdır. bu kaplara amphora denir.

Bazı defineciler küpler boş çıktı diye üzülür, boş çıkan küp aslında boş değil kremasyon adı verilen yani ceset yakılarak yapılmış defin işlemidir. sizin boş dediğiniz küpler boş değil küpün tabanında azda olsa yanmış ceset kalıntıları vardır. Çömlek olan çocuk mezarıdır, küp olan yetişkin mezarıdır. çömleğin diğer adı amphora, küpün diğer adı ise pithos’tur. umarım anlatabilmişimdir.

Boş Mezarlar

Antik çağda, cesedi bulunmayan ünlü kişilerin anısına yapılan içi boş olan mezar tipine “Kenotaphion” denilmektedir . “Kenotaph”, bedeni başka bir yere gömülmüş veya nerede olduğu bilinmeyen kişiler adına inşa edilmiş olduğu için bir tür anıt mezar olarak da değerlendirilmektedir. Erken dönemlerden itibaren görülmeye başlayan sanduka mezarların kullanımı Arkaik dönemden itibaren yoğun biçimde görülmektedir. Klasik ve Hellenistik dönemde ve daha sonra Roma döneminde de kullanılan bu mezar tipine bir çok nekropolde yani mezarlık alanında rastlamak mümkündür.

Tespit edilen bazı sanduka mezarın üst yapısının basamak biçimli bir anıt mezar olduğu düşünülmektedir. tespit edilen bu mezar yapısının çevresinde, envanterli sanduka mezarın görülen mimari bloklarına benzer bloklar tespit edilmiştir. Bu blokların benzer mezar yapılarına ait bloklar olduğu düşünülmektedir.

Mezar içerisinde yapılan çalışmalarda mezarın köşeli kesme taşlardan inşa edilerek yapıldığı anlaşılmış ve mezar boyutunun Doğu-Batı yönünde 2.47 metre, Kuzey Güney yönünde 1.10m olduğu ölçülmüştür. Daha sonra sanduka mezarın zeminini ortaya çıkarmaya yönelik yapılan çalışmalarda 1.60 metre derinlikte güney duvarına yakın kenara kafatası doğu yön de dorsal olarak yatırılmış iskelete ulaşılmıştır.

İskelet üzerinden çeşitli boyutlarda taşlar kaldırılarak ince temizliği yapılmış ve temizlik bittikten sonra kafatası, vücut ön kısmı, diz kapakları ve ayak kısmında aşırı bozulma olduğu gözlemlenmiştir. İskeletin dizkapağı çevresinde 2 adet pişmiş toprak Amphoriskos ve 1 adet Strigilis olmak üzere toplam 3 adet eser ele geçmiştir. Nekropol alanında uzun soluklu çalışmaların şimdilik yapılamadığından dolayısıyla sanduka mezar tipinin şimdilik tek örneğidir.

Sanduka mezarlar hediye bakımından çok fazla zengin değildir. ölen kişinin öbür dünyada zarori ihtiyaç dediğimiz kap kacak gibi bazı eşyalar dışında altın ve benzeri metaller bulmak pek mümkün değildir. ölü hediyeleri arasında en değerli diyebileceğimiz obje heykeldir. muhtemelen cesedin sol omuz hizasında bir heykel bulmak mümkün olabilir.

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.